DB JUNK'ta kullanılan fotoğraflar ve içerik izinsiz yayınlanamaz...

24.07.2012

If We Don't Break Their Rules There Will Be No Tomorrow// Eğer Onların Kurallarını Bozmazsak Yarınlar Olmaz

Borusan Müzik Evi'ne karşı nedense hep bir önyargım vardı. Her önünden geçişimde bir sonrakinde girerim bir sonraki diye diye en sonunda Arkın Allen (Mercan Dede) ile Carlito Dalceggio'nun birlikteliğinden doğan Revolution Revelation sergisini fırsat bilip içerideki senkronize kargaşaya daldım. Sergi altı kattan oluşuyor. Her katında ayrı bir müzik çalıyor. Mercan Dede'yi dinleyenler nasıl bir müzik olduğunu hayal edebilirler. Ne yazık ki sergi 25 Temmuz'da bitiyor!!!
İlk olarak söylemeliyim; Gezdiğim gördüğüm onca sergiden sonra Revolution Revelation benim için ilk üçe girer. Hem teması hem de seyirciyi içine katan interaktif paylaşımlar ile inanılmaz heyecanlandırdı. 
İnsanın ruhunu yakalaması, fakat ruhun bu modern dünyada kaybolması ve yaşamın içine karıştıkça istesen de istemesen de bir daha ruhuna sahip olamayacağını anlatılıyordu. Ya uyum sağlarsın ya da ölürsün. Bunlar doğanın kanunu...
 Serginin genel olarak pek çok parçasında bujiler görünüyordu. Buji mekanik çağın kalbidir. Burada insanın kalbi olarak gösteriliyor çünkü insan şimdiki zamanda mekanik davranıyor.
 Kalbin müzikle ritmi ya da kalbin müziğe karışması da diyebiliriz.
 Serginin en çok sevdiğim yanlarından biri de farklı bir dünyada gibi hissetmek. Her yer renkli beynin ürettiği binlerce düşünceden oluşan bir dünya gibi. Benim gibi beğendiği herşeye dokunmak isteyen biri orada mutlu mutlu dolanabilir istediğim herşeye dokunabildim! =)
 Sergide çok sevdiğim tablolardan biri buydu. Buddha'nın sağa geçtiğinizde de sola geçtiğinizde de size bakışı beni çok etkiledi. Onun dışında genel olarak  desen, renk birlikteliği ve tablonun farklı boyutlardan oluşması da odamın en değerli köşesine asma isteğimi destekledi.
 Ve ikinci kata geçiyoruz. İkinci katta onların düşünce alanını açık ve net görebilmek mümkün. Ne yazık ki bantlarla çevrili ve belli bir mesafeden görebiliyorsunuz. Burada da aslında seyirciyle aralarında saydamlığın sağlanmasını hedeflemiş olabilirler tabi Borusan Müzik Evi'nin aracılığıyla... =)
İçilen boş kahve kaplarının merdiven kenarına bantlanması çok sempatik...
 Üçüncü katta karşınıza çıkan ilk şey bu dev Buddha heykeli oluyor. Zaten genel olarak Buddha heykelleri her yerde başka boyutlarda mevcut. Serginin bütün olayı herşeyi farklı desenlerle farklı dokularla tekrarlamakla geçiyor ve bu size vermek istedikleri fikrin daha da kalıcı kalmasını sağlıyor. Dev Buddha heykelinin hemen yukarısında sağ ve solda projeksiyonlarda kısa animasyonlar gösteriliyor. Arada heykelin suratına farklı desenler yansıtılıyor. Tamamen ruhsal bir mutluluk geliyor insana.
 Anlatmak için sabırsızlandığım hayretten hayrete, mutluluktan mutluluğa sürükleyen minik odacıklara geldi sıra! Kartondan yapılmış bu odacıkların hepsinin farklı temaları var. Aşağıdaki oda "House Of  Wachuma"
  Buradaki tablo, "The Book Of Yage" Yage mektupları isimli kitapta anlatıldığı gibi Amazon Ormanlarında halüsinojen ve telepatik etkiye sahip bir bitkiyi aramak için yola çıkanlardan bahsediyor.
Sanırım buna müziğin kusması denebilir
 Bir diğer odacıktayız.Bu odacığın ismi açık ve net "House Of 3rd Dimension" Yandaki kutulardan gözlük alıp içeri giriyorsunuz ve şov başlasın!..
 "House of magic theatre"da dışarıda gösterilen filmin orijinal renkleriyle görme imkanını sunmuş oluyor.
 Hem renkleriyle hem de renkleriyle içerideki tüm psychedelic dünyayla uyum içinde...
Ve dördüncü odacık: "House of freedom" içeriye girdiğinizde yandaki kutudan pastel boyanızı alıp çizim yapmaya başlamanın zamanı geliyor. Uzun süredir bir sergide hiç bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum.
 Dördüncü kat üçüncü kattaki animasyonu izlemek için yapılmış yastıklarla dolu oda.
 Dördüncü kata geçtik. Süprizler hiç bitmiyor. Burada tablolar tüm tuvarları kaplamış.
 Tablolardan beğendiğim detayları çekip sizinle paylaştım
RUMI NAKED AND HOLY- Rumi için koltuk..  
 Beni şok eden bir diğer çalışma da Rumi'ye gerçekten ulaşabilmekti! Telefon çalışıyor ve içinde tam olarak nasıl tasvir edebileceğimi bilmediğim bir ses vardı. Tek diyebileceğim eskiden internete bağlanmadan hemen önce çıkan mekanik sesle birleşik seslerden oluşmasıydı.
 Peki ya Tanrı'ya ulaşmaya çalışırsak? 
Serginin altıncı ve son katı ise serginin nasıl geliştiğini gösteren fotoğraflardan oluşuyor. Ben gerçekten çok beyendim eğer siz de gitmek isterseniz 25 Temmuz'a kadar zaman var. Kaçırmayın!
Hazırlayan Beg Berdan

3 yorum:

  1. Bir sey diyemeyecek gibi olduk dunyacak.
    Ns

    YanıtlaSil
  2. beg sadece yazın değil hep post yapsa keşke!

    YanıtlaSil
  3. 'beyendim' değil, 'beğendim' yazılır.

    YanıtlaSil