DB JUNK'ta kullanılan fotoğraflar ve içerik izinsiz yayınlanamaz...

10.01.2010

ŞAŞIRTICI BENZERLİK!...


İkinci Dünya savaşı döneminin çok sevdiğim efsanevi Moda Tasarımcısı Elsa Schiaparelli'yi sizlere tanıtmak üzere arşivimi gözden geçirirken şaşırtıcı bir benzerlikle karşılaştım! Soldaki üzeri işlemeli siyah pelerini 30'lu yıllarda Elsa yapmış. Sağdaki ise benim üç sene önce aldığım gerçektende çok sevdiğim tasarımcı Alexander Mcqueen tasarımı!.. Peki şimdi bu geçmişi yorumlamak mı? yoksa biraz daha fazlası mı? Yorumları sizden bekliyorum... 


18 yorum:

  1. Alexander Mcqueen gerçekten çok sevdiğim ve yaratıcı bulduğum tasarımcılardan birisidir.. Elsa Schiaparelli ise döneminde gerçekten chanel'den daha iddalı, hatta ona ''şu sıkıcı burjuva'' diyecek kadar da kendine güvenen bir tasarımcı.. gerçektem örnek alınacak cesurca bir davranış.. Alexander Mcqueen'in bence onu örnek alması ve onu sizin giydiğiniz forma sokmasıda bence cesurca.. moda nedir ki.. siz onu giymeyi sevdiniz.. o üstünüzdeyken kendinizi iyi hissettiniz değil mi? aynı yada çok benzer olarak görmemeli bence.. güzel tekrarlar modaya bence hareket katar.. ne güzel elsa'yı da hatırlamış olduk.. bloguma bir yazı yazmıştım.. o siteye bakmanızı tavsiye ederim.. modanın nasıl bir matematik olduğunu anlatan çok akıllıca yapılmış.. yüzünüzü güldürebilecek bir site..
    sevgiler..
    http://gunduzgorulendusler.blogspot.com/2009/12/cok-akllca.html

    YanıtlaSil
  2. evet, gerçekten büyük benzerlik. artık sadece tasarımları hızlı moda markaları değil, aynı ölçekteki diğer tasarımcılar da taklit eder oldu. bir nevi körler sağırlar birbirini ağırlar durumu! hatta bak, burada ne var, artık markaların sunduğu, temsil ettiği yaşam tarzlarında bile benzerlik var: http://ses-seda.blogspot.com/2009/11/prada-book.html gerçekten de şaka gibi!:)

    YanıtlaSil
  3. Harika bir yorum yapmışsınız:))) Elsa'yı da bu kadar yakından bilip takdir etmeniz beni ayrıca çok sevindirdi:)))) + siteye hemen bakıyorum...

    YanıtlaSil
  4. Seda'cım ben bile yazmaya utanıyorum ancak ne yazık ki Mcqueen'in 2010 yaz koleksiyonu bu defa tüm koleksiyonda, onun kadar tanınmamış bir tasarımcının geçen yılki koleksiyonu ile birebir benzerlikleri mevcut!! İlk defa yine tesadüfen farkettim. Henüz hazırlamaya başlamadım ama bu hafta sonuna kadar hazır olur. Dergicilik dönemimde olsa reklam endişesiyle böyle şeyleri yazamazdık:)))

    YanıtlaSil
  5. elsa bilinmeyecek bir kadın değil ki deniz.. hele daliyle birlikte yaptığı ayakkabıdan bozma şapkalar.. ya da parfümüne ne demeli.. bilirsin parfümün adı ''shocking'' o zaman tasarladığı parfüm şişesi jean paul gaultier'e de ilham kaynağı olmuş.. kadın vücutlu parfüm şişesi ondan esinlenme.. elsa ise zamanında şişeyi tasarlarken mae west'den esinlenmiş.. o da gerçekten tam esinlenecek kadınmış.. yani hep bir esinlenme söz konusu.. bence kötü bir şey değil esinlenme.. ama kelimeleri karıştırmamalı.. esinlenme taklitle aynı anlamda kullanılmamalı..

    YanıtlaSil
  6. Elsa'nın ayakkabı formundaki şapkasına bende bayılıyorum:)) Döneminin Vivienne Vestwood ile Martin Margiela arasıymış:)) O dönem üstelik dadaist ve sürrealist:)) moda bilgine hayran kaldım bravo:)) bu hafta yayınlamayı düşündüğüm Mcqueen konusundaki yorumlarını çok merak ettim şimdiden:)) Bu defa koleksiyonun bütününde hemen her parça çok benzer. Bende büyük bir hayal kırıklığı oldu. Sizler ne düşünürsünüz merak ediyorum. Çok mutluyum ve şanslıyım ki sizler gibi entellektüel insanlar benim sayfamda:))))

    YanıtlaSil
  7. Esinlenme konusunda tamamen sana katılıyorum. Şüphesiz ki tarihten mimariden, karakterlerden, politika, sanat ve çevre olaylarından esinlenmek aslında istenen bir durum. Ancak tasarımcının ürününden bu denli benzerlikle etkilenmek!!! Sonuçta Elsa Bir Broadway sanatçısı olan Mae West'ten etkilenmiş var olan bir tasarımdan değil. Yine de inan bende inanmak istemiyorum ve Mcqueen'i çok seviyorum:) Moda olaylarına çok anlamlar yüklediğimi de düşünmeni istemem, ben sadece orjinal fikirlere saygılıyım:)))

    YanıtlaSil
  8. yazdıklarında çok haklısın.. benim de yaratıcılık konusunda gerçekten çok değer verdiğim isimlerden birisi mcqueen.. o ilk çıktığında, o dönem tasarım eğitimi alan herkez.. bende dahil olmak üzere, her öğrencinin ikonu haline geldi.. herkez onun gibi olmak istedi.. bilemiyorum.. hazırlayacağın yazıyı merak ediyorum.. benzerlikleri merak ediyorum doğrusu.. senin yazacağın yazıyı bekliyorum.. ben tasarımı seviyorum.. bakmayı, dokunmayı, tasarımcının yaparken, tasarlarken neler hissettiğini.. çok merak ediyorum.. arkasında o kadar büyük bir emek var ki.. birden bu taklit diye silip atmakta çok can acıtıcı geliyor açıkçası.. kendimi bir moda yorumcusu olarak asla göremem.. ama tasarım yapmak gerçekten çok zor.. daha doğrusu doğru tasarım yapmak.. daha önce hiç kimsenin düşünmediği, kullanılabilir, seri üretime uygun, bıdı bıdı bıdı... bir sürü şeyin bileşkesi.. yanlış anlamanı da istemiyorum.. bu belki de mcqueen'e bunu kondurmak istemememden kaynaklanıyor.. :))) yine de seviyorum adamı.. :)))

    YanıtlaSil
  9. Aynen ben de durumu anlamlandıramadığım için herbir detayı sizlerle paylaşmak ve yine sizlerle birlikte yorumlamak istiyorum:)))
    Herşeye rağmen adamı hala çoookkk seviyorum:))))) sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  10. ah! ben de her şeye rağmen alexander mcqueen'i çook seviyorum, bu ne yaman çekişkidir:)
    bu arada, vivienne westwood değil çok, ama martin margiela'nın adı da geçti, işte MMM beni oldukça cezbediyor:)) o kadar ki, blogumda 'ilham verenler' listemde adı var ve hiç silinmeyecek! elsa'nın da nezdimde değerli olmasının asıl nedenlerini burada okuduklarımla daha iyi anladım şimdi. birşeyler öğrendiğim blogları seviyorum!
    ayrıca deniz, mcqueen hakkındaki post'unu heyecanla bekliyorum!

    dsumay; modanın tasarım olduğuna, tasarımın da sanat olduğuna inanınca, bazı şeyleri konduramıyor insan değil mi:)

    YanıtlaSil
  11. Sevgili Seda blogumu beğenmene çok sevindim gerçekten:)) M Margiela benimde idollerimden:)))
    Aslında bunları rahatça konuşmamız o kadar güzel ki, bazı konular hakikaten tabu olarak kabul edilip konuşulamıyor. Aynı hareketi bizim tasarımcılar yaptığında ilgili ilgisiz herkes söylemediğini bırakmıyor. Hep aynı mantık aslında; Markacılık!!!
    Ben kendimi moda eleştirmeni saymıyorum ama tüketici olarak baktığınızda ben Mcqueen tasarımı diye siyah arkası işli bir pelerine hatırı sayılır bir rakam ödüyorsam onun orjinal olmasını beklemem en doğal hakkım değil mi? Tasarımcılara, fikre ve emeğe saygımdan hiç bir zaman yapmayacağım birşeydir ama onda birine ben de bilirim köşedeki terziye Elsa tasarımı bir pelerin yaptırmayı diye düşünmem yanlış mı? Ne dersiniz sevgili dsumay ve Seda??? Ben sizlerle sohbeti gerçekten de çok çok sevdim:))

    YanıtlaSil
  12. ben de kendi adıma diyebilirim, senle sohbet etmeyi sevdiğimi:))

    lüksün tanımının değişmesi gibi, sanırım orjinalitenin de tanımı gitgide değişiyor.. şaşırtıcı.

    ayrıca, kesinlikle yüklü bir miktar ödesek de ödemesek de, bazı markalar bir yaşam tarzını da sundukları, temsil ettikleri için orjinal olmalarını beklemek son derece makul aslında:))

    YanıtlaSil
  13. Yazılarınızı yukarıdan aşağıya yazmanız benim gözümü yoruyor, okuma isteğim kaçıyor.

    YanıtlaSil
  14. Haklısınız galiba ancak yaz alanını genişletmeyi bilmiyorum:( bir kurcalayıp bakarım ama siz biliyorsanız tarif edebilirseniz yaparım:)

    YanıtlaSil
  15. şablonu değiştirmeniz gerekiyor..kumanda panelinde yerleşim bölümünü,oradan da yeni şablon seç'i tıklıyorsunuz..oradaki şablonlardan daha geniş olanları seçeceksiniz..karıştırdıkça öğrenirsiniz ben,m gibi :)
    bu arada ben de 14 yaşında bir moda blogger'ıyım..blogunuzdan daha doğrusu yorumlardan çok şey öğrendim..modacadisi'ndan sonra en sevdiğim bloglardan biri sizinki oldu sanırım :) basında cidden sizi olmadığınız biri gibi göstermişler..okudukça sürekli 'aaa deniz berdan aslında böyle biriymiş' falan dedim..taksim'deki bahsettiğiniz yerleri de tatili fırsat bilip gezmeyi planlıyorum..ve son olarak Begüm'ün siyah-beyaz oxfordlarına bayıldım :)

    YanıtlaSil
  16. Pinksugarr : Düşünce ve önerilerin için çok teşkler. Senin gibi farkındalığı yüksek gençlerin yetişmesine çok seviniyorum:)
    Bugün şablon denemeleri yaparım:) Peki saçma olabilir ama kayıtlar otomatik olarak yeni şablona mı aktarılıyor?
    hakkımda çıkan haberlerin beni hiç yansıtmamasından dolayı sanki başka biri anlatılıyormuş gibi evde bile hiç konuşmamamız aslında tüm bunların dışında kalmamızı sağlıyor:)
    Begüm'ün ayakkabısını 2008 de okul başlarken Deriden'den almıştık ama düz siyah bir ayakkabı olarak:) Eve gelir gelmez boyandı tabii:) Deri boyası ile kendin veya ayakkabıcıda boyatabilirsin. Normal deriden olursa daha kolay boya tutar. Begüm'ünki rugandı. Rugan boya tutmadığı için her iki ayda bir boyayı tazeliyor.

    YanıtlaSil
  17. evet kayıtlar aktarılıyor.sadece şablon değişiyor geriye kalan her şey aynı.ben de kendimi geliştirmeye çalışıyorum imkanım olduğu kadar,teşekkür ederim :) oxford.ların her türlüsüne bayıldığım halde hala bir oxford'umun bile olmaması üzücü hehe :)yazılarınızı okumak çok zevkli,yorumlardaki samimiyetiniz diğer bloglardan çok çok daha sıcak,o yüzden çok hoşuma gidiyor :))

    YanıtlaSil
  18. Çok kolaymış :) Bu şablon nasıl oldu?
    Ben de çok keyif alıyorum yorumlardan ve fikir alışverişinden :) sevgiler

    YanıtlaSil