Milletçe etiketi ne çok severiz! Peki neden severiz? Ne yaptığınla değil kim olduğunla ilgilenmek neden?
Oysa kim olduğun nereden geldiğin değil neyi yapıp ortaya çıkardığının önemli olması gerekmiyor mu?
Bu ülkede yaptığın işlerden çok kim olduğunla ilgilenildiği müddetçe ilerleme olabilmesi mümkün mü?
İnanılmaz bir kültür, kaynak ve tarihimiz varken, üstelikte etnik kökenin farklı bir yaklaşımla yorumlanması kolaylıkla dünya platformunda öne çıkarabilecekken niçin ancak bir elin parmak sayısı kadar az tasarımcımızı görebiliyoruz?
En az etnik kökenin etkisi kadar, moda dünyasının dikkati çekmeyi sevdiği konularda çevresel, politik ve sosyal sorunların patlaması yaşanan bir ülkeye sahipken yaratıcılığımızın bu kadar kör olması inanılır gibi değil! Öyle değil mi?
Sanılanın aksine moda tasarım konuları toplumun sadece bir kesimine ait bir konu değildir. Dünyada tasarım konusundaki dahilerin daha çok sınırlı imkanlardan gelebilen yetenekler olduğu bir gerçek!..
Üstelik araştırıp okumakta kimsenin tekelinde olan birşey değil! Hayatımızda kaç defa sahaflara, kütüphaneye gittik? Kütüphaneler neticede herkese açık yerler. Sahaflardan alabileceğiniz kitap eski dergi vs ödeyeceğimiz rakam aylık cep telefonu harcamalarımızın onda biri etmez!
Tasarım konularında daha çok imkansızlıklardan gelen ve bu sayede yaratıcılığı körüklenen, birşeyin yerine koyabilmek üzere kısıtlı imkanlarıyla farklı alternatifler üretmeye çalışmak yaratıcılığı bambaşka bir noktaya taşıyabiliyor.
Peki madem bizde neredeyse kimsede olmayan etnik kültür, tarih var. Üstelik sosyal patlamalar cenneti bir ülkede yaşıyoruz. Nereye baksan bir olay! Sanatın, sanatçının, tasarımcının beslenebileceği türden el değmemiş konu ve kaynak varken neden olmuyor?
Bir çoğunuzun farklılıkları, sanatı, sanatçıyı sevmeyen bir toplumuz dediğinizi duyar gibiyim. Evet ne yazık ki size katılıyorum.
Aslında konu sadece bununla da kalmıyor dünyada yetenekli insanları destekleyen devlet, fon ve kurumlar var. Defilelerini yapmalarına koleksiyonlarını hazırlamalarına destek bütçeler sağlanabiliyor.
Biz de yok mu? Evet az da olsa var tabii, ama o da ne yazık ki bir tekelleşme içine girmiş, mafyalaşmış ve eş, dost, ahbap ilişkileri ile yürüyor...
Deniz Berdan